Imre Lakatos ve Bilimsel Araştırma Programı
Hazırlayan: Tarık Likoğlu
20. yy bilim felsefesinin önemli tartışma konularından birisi de bilim olan ile bilim olmayanı birbirinden ayırt etmektir. Bu bağlamda da bilimin mahiyeti ve bilimsel olanın mahiyetine dair tartışmalar yapılmıştır. Bu tartışmaların ana merkezlerinden birisi olan Imre Lakatos da bilimin mahiyetine ve onun gelişimci yapısına dair bir takım analizler öne sürmüştür. Bu analizler nihai olarak bilimin gelişimci yapısnın rasyonel bir açıklamasını sunmaktadır. Lakatos bu analizlerini özellikle Bilimsel Araştırma Programların Metodolojisi adlı eserinde kaleme almıştır. Bu eser Lakatos’un seçili makalelerinden derlenmiş bir eserdir. Bu eserin asıl amacı ise bilimin gelişimci yapısının rasyonel bir açıklamasını, bilim felsefesinin problemlerini ele alarak ortaya koymaktır.[1] Lakatos’un sunduğu sistemi ele almadan önce kendisinin düşüncelerinin ve eleştirilerinin dayanağı olan iki önemli isimden bahsetmek gerekmektedir.
Birincisi Kuhn’dur. Kuhn’un bilim ve bilimin ilerleyişi hakkındaki fikri paradigma kavramına dayanmaktadır. Paradigma kavramı ise Kuhn’un olağan bilim fikri üzerine inşa edilmiştir. Olağan bilim, geçmişteki yaptığı faaliyetler ile başarı kazanmış araştırma metodu şeklinde tanımlanır.[2] Eğer olağan bilim, mevcut yeni problemler ve anomoliler hakkında çözüm sunamayacak bir duruma gelirse burada bir çeşit “devrim” vuku bulur. Kısaca Kuhn’un ileri sürdüğü bilimsel gelişme anlayışı, sekteye uğramış bir bilim anlayışının bir başka bilim anlayışı ile yer değiştirmesi üzerine kuruludur. Paradigma kavramı da bu bilim anlayışının temel yapısına işaret eder. Yani bilim bir paradigma ile yapılır ancak bu paradigma yetersiz kalırsa, mevcut paradigma yıkılır ve yerine yeni bir paradigma inşa edilir.
İkinci isim ise Popper’dır. Popper bilim olan ile bilim olmayanı birbirinden ayırt etmek için yanlışlamacılık ilkesini ileri sürmektedir. Bu ilke herhangi bir kuramın doğrulanamayacağı fikrine dayalıdır. Yanlışlanabirlik ise bu süreçte kuramın mutlak doğruluğuna dair olmasa bile doğruya en yakın olanına ulaşmanın ilkesidir. Bilim problem çözme mekanizması gibi düşünüldüğünde probleme çözüm üretmek, kuramlar inşa etmekle mümkündür. Popper bu kuramların hem doğru hem de yanlış olma imkanının olduğu söyler. Doğrulanmanın mümkün olmadığı yerde ise ancak yanlışlamacılık söz konusu olabilir. İşte bilim olan yanlışlanabilir olan iken, bilim dışı görülen ise yanlışlanma kriterince sınanma imkanına sahip olmayan bilgilerimizdir. Popper yanlışlamacılık ilkesi ile bilim olan ile bilim olmayanı ayırt ederken, yanlış olan kuramların yerine daha doğru kuramların ikame edilmesini de sağlamaktadır.[3]
Mevcut bu iki farklı yaklaşımı serimlemek Lakatos’un bilim felsefesi anlayışını ve bilimsel araştırma porgramını anlamak için önem arz etmektedir. Lakatos’un bilim felsefesine kazandırmış olduğu özgün kavramlardan bir tanesi de “bilimsel araştırma programı”dır. bu kavram bize bilimin neliğine ve bilimin nasıl ilerlediğine dair bir fikir vermektedir. Araştırma programı biri çekirdek ve diğeri koruyucu kuşak olmak üzere iki katmandan oluşmaktadır. Katı çekirdek bir programın asıl karakterini ifade eden şeydir. Katı çekirdekte bir programın hipotezleri/aksiyomları bulunmaktadır. Bu çekirdek Poppercı anlamda bir yanlışma ilkesiyle yüzyüze gelmemektedir. Yani katı çekirdekte yanlışlanamaz olanlar yer almaktadır. Lakatos bu ikili katmanı örneklendirirken Newton’un araştırma programını örnek olarak kullanır. Newton’un araştıma programının çekirdeğinde üç hareket yasası ve kütleçekim kanunu yer almaktadır. Çekirdekte yer alan bu yasalar değişime uğramazlar.[4] Değişim ise ancak ikinci katman olan koruyucu kuşakta söz konusu olabilir. Koruyucu kuşak bu kanunlar ile elde edilen teorilerin bütüne denk gelmektedir. araştırma programında yer alan bir diğer önemli kavram da höristik kavramıdır. Höristik kavramı bir araştırma programının yüzleştiği problemlere çözüm üreten kısmına denir. Höristik pozitif ve negatif olmak üzere iki kısma ayrılır. Pozitif höristik nelerin yapılması gerektiğini, negatif höristik ise nelerin yapılmaması gerektiğini ifade eder. Negatif höristik çekirdekle çelişkiye düşerek üretebileceğimiz çözümleri engellemektedir. Pozifi höristik ise koruyucu kuşakta ne gibi yeni çözümler üretilebileceğini ifade eder.
Koruyucu kuşak üzerinde yeni teorilerin yer alabilmesine imkan verdiği için bilimsel bir gelişmeye açık kapı bırakmaktadır. Katı çekirdek ise gelişim fikrinin garantörüdür. Sabit bir çekirdek olmaksızın gelişim değil ancak devrim söz konusu olabilir. Çekirdek kısmı programın özgün yanını ifade ederken, koruyucu kuşak programın onarılmasını ve antinomiler karşısında çözüm üretmesini sağlamaktadır. Kullandığı hipotezler ve aksiyomlar vesilesi ile yeni fenomenlerin keşfedilmesini sağlayan koruyucu kuşak programın olumlu höristiği ile bilim insanını aykırıklarlar okyanusunun yaratacağı kafa karışıklığından korur[5]
Araştırma programını kabaca özetlemek gerekirse değişmeyen bir çekirdek ve onun üzerinde yeniliklere ve değişime açık bir koruyucu kuşağın bulunduğunu söylemek gerekir. Negatif höristik çekirdeği korurken, pozitif höristik koruyucu kuşakta nelerin yapılabileceğini ifade etmektedir. Bir araştırma programının ne derece bilimsel olup olmadığını belirlemek için bilimsel olan ile bilimsel olmayanı ayırt etmek gerekmektedir. Bunun için de araştırma programında bazı sorunların szö konusu olması gerektiğini zihnimde tutmamız gerekmektedir. Bu düşünce Kunhcu paradigmadaki anomalilerle benzeşir. Bir araştırma programının yaygınlığı ve onun hakkındaki düşünsel faaliyet, programın hatalarını görmemizi sağlamaktadır. Nitekim mesele teori ile verilerin ne derece uzlaştığı meselesi değildir. Çünkü her teori nihai olarak bir yerlerde yanlışlanmaya mahkumdur. Lakatos’a göre asıl mesele programın problemlerle ne derece başarılı bir şekilde yüzleştiğidir. Buradan hareketle de Lakatos programları ilerletici (progressive) ve yozlaştırıcı (degenerative) olmak üzere ikiye ayırır. Bir programın ilerletici mi yoksa yozlaştırıcı mı olduğuna ise koruyucu kuşakta sebep olduğu değişimlere bakılarak karar verilir. Eğer ki yeni ortaya çıkan fenomenler ve olgular koruyucu kuşakta kendisine yer bulabiliyorsa bu program ilerletici bir programdır. Aski durumda ise yozlaştırıcı bir program olduğu ortaya çıkmış olur. Bu yer bulma faaliyeti ise koruyucu kuşaktaki varsayımların ve teorilerin yenilenmesi ile söz konusu olur. Yani programın vasfı onun kuramının olgularını öngörmesi ya da öngörememesi ile belirlenir. Bu yüzden eğer koruyucu kuşak değişimle yeni olgulara yer açabiliyorsa ve olguları öngörebiliyorsa o program ilerletici bir programdır. Ancak ortaya çıkan yeni fenomenler ve olgular kuramda değişime sebep oluyorsa ve anomalilerin sebebleri hakkında bir arayışa girişiyorsa, bu program yozlaştırıcı bir programdır.
Lakatos, ilerletici ve yozlaştırıcı araştırma programlarına dair sunduğu örnek, onun düşünce yapısını somutlaştırabilmek noktasında etkili olacaktır. Bu örnek de Newton fiziği hakkındadır. Nitekim Newton fiziği de ilerletici bir araştırma programı olarak kabul görmüş ve Lakatos tarafından örnek olarak kullanılmıştır. Newton, kütleçekim kuramı hakkında yazdığında göktaşları ile ilgili kabul görmüş iki kuram söz konusudur. İlk kuram göktaşlarının düşmesinin sebebini Tanrı’nın öfkesine bağlamaktadır. İkinci kuram ise Kepler’in daha az bilinen kuramı olan, gök taşlarının düz çizgilerde ilerleyen gök cisimleri olduğu iddiasına dayanır. Newtoncı bilim insanları, henüz gözlemlenmemiş küçük gezegenlerin varlıklarını ve hareketlerini hesaplamaları itibariyle olguları öngörmüş oldular. Bu durumda ilk kuram/fikir, ikincisine nispetle öngörü konusunda yetersiz kalmış oldu. İlaveten, Einstein’ın programı, söz gelimi iki yıldız arasındaki mesafenin gece ve gündüz zaman dilimlerinde ayrı ölçülebileceklerini öngördü. Bu ve buna benzer durumlar, Lakatos’a göre ilerletici bir araştırma programı olarak Newton mekaniğinin o zamana kadar bilinmeyen yeni olguların keşfine nasıl yol açtığının önemli göstergeleridir.[6] Bu örnekler bize Lakatos’un Popper ile olan ilişkisini yeniden ifade etmektedir. Çünkü burada bir doğrulama söz konusu değildir. Ancak yanlışlamalar ile ilerlemenin mümkün olduğu bir yapı vardır. Buna rağmen yanlışlanmalar deneysel başarısızlığa değil, yeni fenomenlerin ve olguların öngörülmesine işaret etmektedir. Bu noktada yanlışlamacılığı 3 kısma ayıran Lakatos sofistik yanlışlamacılık dediği ve daha çok deneysel içerik barındıran ve önceki kuramı da açıklayan yeni kuramla yanlışlamacılığın iş göreceğini ifade etmektedir.[7]
Araştırma programı hem bilim olanla olmayanı ayırt ediyor hem de bilimin ilerleyişine dair bir tez sunmaktadır. Bu tez araştırma programları arasında bir rekabeti öngörmektedir. Bu yüzden de Lakatos’a göre yozlaştırıcı olan bir program, entellektüel ve bilimsel bir çaba ile ilerletici bir programa dönüşebilmektedir.[8] Bu da bilim tarihi açısından geçmişte kalmış araştırma programlarının bu dönemde dahi potasiyelin olduğunu göstermektedir.
Lakatos Popper’ın yanlışlamacılığının bilim olan ile olmayanı ayrıştırma konusundan çok bilimsel metodolojiye dair bir fikir olduğunu fark etmesi ile araştırma programınına bilim olan ile olmayanı daha rasyonel bir şekilde ayırt etme misyonunu yüklemiştir. Bu misyon ile birlikte bilim tarihi ile bilim felsefesi daha tutarlı bir şekilde ele alınabilmektedir. Bununla birlikte Kuhn’un yaklaşımına karşı refleksif bir tavır doğal görülmelidir. Çünkü Kuhn’un bilimsel gelişim ve değişim hakkındaki açıklamaları bir tür topluluk inancı fikrini doğrumaktadır. Bu fikir de bilimin rasyonelliği yıkıp, irrasyonel bir yapıya kapı aralamaktadır. Lakatos da en geniş çerçevedeki planı olan bilimin gelişiminin rasyonel bir şekilde açıklanması ile bu kapıyı kapatmak istemektedir. Lakatos bu duruma ithafen bilimsel ilerleme ile entellektüel bir çöküşün ayırmının muğlaklaştığını ifade etmektedir.[9]
Lakatos’un bilimsel araştırma programı Kuhn’un ileri sürdüğü gibi bilimsel anlayışın tek bir paradigma üzerinden işlediğini kabul etmemektedir. Paradigma kavramı daha çok çekirdek kavramına evrilmiş gibidir. Değişim ya da dönüşüm çekirdekte değil koruyucu kuşakta söz konusudur. Bu yüzden de bilimin gelişimi büyük devrimlerle değil, çekirdek korunarak bir süreklilik içerisinde devam etmektedir.[10]
Lakatos’un bilimsel araştırma programı kavramıyla yapmak istediği şey de bu bağlamda, Kuhn gibi bilim tarihi perspektifini ihmal etmeyerek, fakat bu sürecin açıklanması noktasında rasyonel bir zemine pay biçmek için de Popper’ın mantıksal çözümlemelerini kullanmaktır. Dolayısıyla Lakatos’un bilim felsefesi, Kuhn ve Popper’ın bir sentezi olarak görülebilir.
SONUÇ
Lakatos bir bilim felsefesici olarak bilimin mahiyetini ve onun nasıl gelişip ilerlediğini serimlemek istemektedir. Bunun için de araştırma programı kavramını ileri sürmektedir. Bilimsel olanı bilimsel olmayandan ayırdıktan sonra da bilimsel araştırma programının nasıll işlediğini açıklamaktadır. Bilimsel araştırma programı kavramı metodolojisini Popper’ın yanlışlamacılığından almaktadır. Bu metodoloji ile birlikte ise Kuhn’un bilimsel değişim nosyonunu birleştirmektedir. Bilimsel değişim nosyonu ise Kuhn’da gördüğümüz gibi irrasyonel bir anlayışla değil, rasyonel bir sekilde inşa edilmiştir.Böylelikle araştırma programı Poppercı anlamda doğrulanabilen herhangi bir şeyin imkansızlığını reddederek, çekirdeğini inşa etmiştir. Bununla birlikte ise Kuhncu anlamda bilimsel değişim ve gelişimi irrasyonel olmayan bir yapıya kavuşturmuş ve programın koruyucu kuşak ve höristik kısmını inşa etmiştir. Gelişimi bilimsel programların rekabetine bağlayarak, ilerletici ve yozlaştırıcı araştırma programlarının mahiyetini kaleme almıştır. Açıklama gücünü kaybetmeyen, kendisinin dahi farkında olmadığı meseleleri çekirdeği sayesinde çözebilen program, ilerlemeci program olarak adlandırılmıştır. Aksinin ise yozlaştırıcı program olduğu ifade edilmiştir.[11]
KAYNAKÇA
Lakatos, I. 2014. Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi, çev: Duygu Uygun, İstanbul: Alfabilim Yayınları
Mercan,M. 2019. “Karl Popper Felsefesinde Bilimsel Doğrular ve Yanlışlanabilirlik İlkesi” Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 17, 288-294
Özsoy, S. 2017. “Bilimsel Rasyonalite Bunalımına Çözüm Bulma Arayışı: Imre Lakatos ve Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi” Mavi Atlas, 5, 269-276
Özsoy,S. 2018. “Popper ve Kuhn Arasında: Imre Lakatos ve Bilimsel Metodoloji İçin Yeni Bir Öneri” Kaygı, 30, 209-223
Öztürk, Ü. 2012. “Thomas Kuhn’un Paradigma Kavrayışı Üzerine Analitik Bir İrdeleme” Kaygı, 19, 173-191.
[1] Seda Özsoy. Bilimsel Rasyonalite Bunalımına Çözüm Bulma Arayışı: Imre Lakatos ve Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi. s.270
[2] Ümit Öztürk. Thomas Kuhn’un Paradigma Kavrayışı Üzerine Analitik Bir İrdeleme s.177
[3] Mercan Maden. Karl Popper Felsefesinde Bilimsel Doğrular ve Yanlışlanabilirlik İlkesi s.291
[4] I.Lakatos. Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisis.90
[5] I.Lakatos. Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisis.92
[6] I.Lakatos. Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisis.26
[7] Seda Özsoy. Bilimsel Rasyonalite Bunalımına Çözüm Bulma Arayışı: Imre Lakatos ve Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi. s.271
[8] I.Lakatos. Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisis.26
[9] I.Lakatos. Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisis.24
[10] Seda Özsoy. Bilimsel Rasyonalite Bunalımına Çözüm Bulma Arayışı: Imre Lakatos ve Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi. s.271
[11] Seda Özsoy. Popper ve Kuhn Arasında: Imre Lakatos ve Bilimsel Metodoloji İçin Yeni Bir Öneri s.222